Müzik her şeyim aslında

Ve gene yüksek seste! müziğim ve ben.. 
Evet hazır gelmişken bir yazı yazmak istedim. Tabi benim için yazı yazmak demek yanından mutlaka bir müziğin olması demek. Hatta bazen o kadar kaptırırım ki kendimi slow çaldığında hüzünlü şeyler, böyle eğlenceli güzel şeyler dinlediğimde ise sanki eğlenerek yazıyormuşum gibi gelir. Kısaca feci derecede uyumluyum müziğe. 
Bir zamanlar beğenerek dinlediğim her şarkının bir sözü sanki benim hayatım için yazılmış gibi gelirdi. Sanki benim içindi şarkı. En yakın arkadaşımla kavga edip bozuştuğumuzda Sil baştan şarkısı çıkmıştı. Tesadüf. Bir zamanlar ki dejavu- kendin çoş şarkısını deli gibi benimsemiştim. benimsedim evet. Doğru kelime bu galiba. İtiraf ediyorum şarkıları benimsiyorum. Tabi son zamanlarda Apocalyptica'dan,  Zakkum'a kadar bir çok şarkıcı dinlediğim için, ve bir çok türde dinlediğim için artık şarkıları dinliyorum. Düşünsenize listenizde hem Ahmet Kaya var hem de Şebnem Ferah var. Ne yaparsınız ben yaptıkları müziğe bakarım arkadaş. 
Bir zamanlar bir arkadaşım vardı sadece rap dinlerdi. Ben ise hem nu-metal dinlerdim. Yani rap ile metal in bir arada olduğu şarkı türü. Tabi aynı zamanda sagopa dinlerken, sonra da metallica dinlerdim. Ve o sene boyunca onları dinlemiştim. Ergenlik işte. Ne diyeyim. :)) geçmiş zaman. Arkadaşa gelince fena halde satışı yedim ondan orası ayrı. Argom için kusura bakmayın. Bu konuyu başka kelime(ler) ile anlatamazdım. 
Sahi siz argo söz kullanan bir bayanı fazla erkeksi filan bulmuyorsunuz değil mi? Kız olabilirim ama bu benim sinirlenip de (hoş olmayan) bazı sözcükleri ağzımdan kaçırmama engel değil. Lütfen sinirli olan bir bayanda öyle bir sözcük duyduğunuzda cık cık lamayın olur mu? biz de insanız. Tabi yakışmıyor. Ki bence erkeğe de yakışmıyor. Kullanılması hoş değil gerek günlük hayatta gerek başka bir zamanda. Ama ağzımızdan kaçırabiliriz. 

Galiba biraz da hüzün zamanı. Çünkü şu anda çalan şarkım slow şarkı. =) tamam tamam öyle bir şey yapmıyacağım. 

Dikkat ediyorum da şu akıp giden zaman da boş şeylere çok takılıyoruz galiba.Hiç düşünemiyoruz ki elbet her şey olacağına varır diye. Özellikle de ben. Bunun farkındayım ve durup düşünüyorum. Acaba başkaları da mı öyle diye? Sonra oturup gözlemledim.ki ben çok yaparım. Bir gün hocam bana iyi bir yazar iyi bir gözlem yapabildiğini ve yaptığı gözlemi sözcüklerle kağıda dökebildiğini söylemişti. Ya da öyle bir şey demişti. Sonuç iyi bir yazar hem iyi gözlem yapar hem de o gözlemi o kağıda döker. Hoşuma gitmişti. 
Ben de bir hikaye yazıyorum şu aralar. İçimden gelerek. nedensiz. Sadece yazmayı sevdiğim için. Yazıyorum çünkü gerçek hayatta gözlemlediğim hareketleri, kişileri kendi kafamda birleştirerek yeni bir karakter oluşturuyorum. Yani karakterlerim hem gerçek hayattan hem de kendi yarattığım kurgudan oluyor.
Tabi hikayemi oluştururken gene müzikten yararlanıyorum. Olayın tam heyecanlı yerinde daha çok metal tarzı, sert müzikler seçiyorum. Duygusal kısmı varsa elbet slow şarkılar. Tabi arada kaçıyor şarkılar çünkü o bazen kendimi yazıya kaptırabiliyorum. Tıpkı şu an olduğu gibi. 

*Hazır yeri gelmişken yazılarım da kopukluk görürseniz mazur görün. ;) Elimde olmadan konudan çıkabiliyorum.* 

Yazının sonuna geleyim en iyisi. Müzik benim için çok önemli. Kulağımda kulaklığım olmasa bile kafamın içinde mutlaka bir şarkı döner. Seviyorum müziği ya. Yeri gelir sözsüz yalnızca müziğin olduğu bazen piyano bazen de yalnızca keman. Ki en çok piyanoyu çok severim. Yeri geldiğinde de sözlerinin beni anlattığını veya bir durumu anlattığını düşündüğüm bir şarkı seçerim yoluma devam ederim. 
bugünün şarkısı bir kore şarkısı. you're beautiful da çalan Anjell grubunun şarkısı olan "lovely day". Tavsiye ederim. ;)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Black Bird - Manga

Haikyuu! Azimli Bir Voleybolcunun Hikayesi

Ookami Shoujo to Kuro Ouji-Wolf Girl and Black Prince