Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öyle, Böyle

Resim
Beynimin devamlı olarak meşgul olduğu şu günlerde bedenim de ona ayak uydurdu dün ve ne kadar yorulduğumun farkına vardım. Haftanın zorluğu pazartesiden başladı. Bunu yalnızca o gün ki 2 önemli sınavım başarmadı, aldığım haberlerin payı da. İnsanların hakkınızdaki düşünceleri ile davranışları bir olmayabiliyor. Bunun farkına varmak da haliyle zor oluyor. Ancak ortak arkadaşın söylemesiyle meydana gelebiliyor. Kendimde düzeltmem gereken hatalarımı gördüm . Bundan sonra derdimi anlatmaya çalışmayacağım, anlatacağım.  Geçen günlerde öğleden sonra olması gereken bir dersimiz bizim haberimiz olmadan (sınıfın yarıdan fazlası habersiz) sabah grubu ile birlikte yapılmış. Biz öğleden sonrasında geldiğimizde öğrendik. Bunu dersin asistanı yapmış. onu bulmam gerekliydi çünkü devam zorunluluğu var bizde ve durumu düzeltmem gerekiyordu. Asistanı bulamadım ama dersin asıl hocasını buldum. Derdimi anlatmaya çalıştım; şöyle ki ; - hocam, İbrahim hocamız haberimiz olmadan böyle böyle yapmış, o

İnceden İnceden

Ve bir haftanın sonu daha geldi.  ve ben oturup ders çalışmam gereken yerde, günlerldir açmadığım bilgisayarımı açıp, oyalanıyorum.. Evet oyalanıyorum.  Oyalanıyorum çünkü hala içimde korku var. Alttan aldığım iki dersim var. birini hallederim. ama öteki. Çoğunluğun kaldığı bir ders bu arada korktuğum bir ders. Bunu da ekleyeyim. yalnız değilim bu konuda ama artık allttan ders bırakmak istemiyorum!!!  Korkuyorum geçememekten ve bu benim ders çalışmamı engelliyor. Bu yüzden rahatlamak, kafamı azcık ( azcık çok değil ne de olsa ders çalışma dönemi.) dağıtmak istiyorum. Herkesin vizeleri var, heyecanla beklemeye koyulduk onları, zaten onların açıklanmasını beklemek te ayrı bir gerilim.  şu günlerde salgın var dikkatli olun, vücudu korumaya almak gerek. eğer yakalanmışsak da dinlenmek gerek. Dinlenip ders çalışmak gerek. 3 gün sonra vizelerim başlıyor o yüzden yazı yazamıyacağım. ta ki haftaya kadar. belki bu hafta sonu bir şeyler yazarım planımda var ama bilmiyorum. kafamda bin

Sonbaharın Rüzgarı

Ankara’nın sonbaharı başka güzeldir. Tüm sokakları kaplar sarı yapraklar. Ve her bir rüzgar estiğinde, Rüzgarın verdiği yön ile uçuşurlar havada. Kasım rüzgarı öyle basit değildir. . Sarı yaprakları uçurur, Göze hitap eder, Sarı yaprakları yere bırakıverir usulca,  üstüne basarsın,  Sesini duyarsın. Yön verdiğinde yapraklara rüzgar,  anlarsın hüzün zamanı... Sonbahar rüzgarıdır bu; Vücüdunu sarıverir, Tüm bedenini rüzgarın etkisi kaplar. Umursamazsın soğukluğunu, Bu yüzden yürümek güzeldir sonbahar’da. Hele ki yanında en sevdiğin arkadaşın varsa. Saatlerce, Zamanın akışını fark etmeden, Gülümseyerek, Hüzünlenerek, Umutla, Kol kola, Özlediğini belirterek. Kısaca ; Sonbahar rüzgarını hissederek yaşayarak severek.

Yazı~~

Resim
Yazmak istiyorum nedensiz. sözcükler oluşturmak istiyorum harfler ile. hepsini yan yana getirmek ve anlam kazandırmak. Belki bunun nedeni hayata bir anlam katmak istediğim içindir. belki de yalnız bir insan olduğum içindir. Arkadaşlarım, dostlarım, bana değer verdiğini bildiğini dostlarım var biliyorum. Ama gene de... yalnızım işte. Aklımdan hiç çıkmayan bir gerçek. Boşluk var içimde doldurmak istediğim. Neden var bilmiyorum.  Yazı yazmak istiyorum çünkü bana eğlenceli geliyor. Benim için bir keyif. nasıl mı?  Hani anlatırlar ya bir fincan kahve, üstü buhar olan, tüten bir kahve, elinde kitap,  bir yandan hafif müzik veya müzik ile birlikte yalnızca düşünceleriniz ile olduğunuz hoşunuza giden bir manzara. işte tam da benim istediğim. ve bu duyguyu ben yazım ve müziğim ile yaşıyorum. Ekranıma bakıp haflerin yan yana gelip kelimeleri oluşturduğunu görmek... o boş olan tarafın, beyazın siyah renkle dolması ve bu rengin birbirine uyumu...  Tabi arada oluşan hatalar da oluyor elbe

Bayram Haftası ve Ben

Resim
Ve bir bayram daha geldi ve geçiyor. Bayramın 3. günü. Yarın son gün. Tatil bitiyor. Gerçi vizelerimiz sağolsun pek bir rahat tatil geçirmiyorum. Uykularım bölünüyor diyormuşum. Şaka bir yanagerçekten de içim hiç rahat değil. Doğru düzgün çalışamıyorum. Nedeni de biliniyor aslında. Bayram gezmeleri. !?! Yok oraya git. Onu ziyaret et bunu ziyaret et. Hayır pek harçlık da alamıyorum. Büyüdük diye. halbuki asıl bu yaşta almalıyız.Tabi bir de buluşmayı her zaman için dört gözle beklediğim İlkyaz'ım.Dışarıya çıkıp birlikte olmak için her şeyi bahane olarak kullanıp, uzun süre sohbetler ediyoruz. tabi bu sohbetlerimiz dışarıda Ankara'nın soğunda olduğundan haliyle buz kesilip dönüyoruz evlerimize. Gerçi şu aralar hava çok güzel. Bilmiyorum izmir ne durumda ama burada hava 'şeker gibi'. Yeri gelmişken tüm herkesin bayramını da kutlarım. Ankara'ya geldiğim şu süre boyunca dikkat ettirm de artık pek bir şeyim yok Ankara'da. Ayrılmışım Ankara'dan.  Arkada

Müzik her şeyim aslında

Resim
Ve gene yüksek seste! müziğim ve ben..  Evet hazır gelmişken bir yazı yazmak istedim. Tabi benim için yazı yazmak demek yanından mutlaka bir müziğin olması demek. Hatta bazen o kadar kaptırırım ki kendimi slow çaldığında hüzünlü şeyler, böyle eğlenceli güzel şeyler dinlediğimde ise sanki eğlenerek yazıyormuşum gibi gelir. Kısaca feci derecede uyumluyum müziğe.  Bir zamanlar beğenerek dinlediğim her şarkının bir sözü sanki benim hayatım için yazılmış gibi gelirdi. Sanki benim içindi şarkı. En yakın arkadaşımla kavga edip bozuştuğumuzda Sil baştan şarkısı çıkmıştı. Tesadüf. Bir zamanlar ki dejavu- kendin çoş şarkısını deli gibi benimsemiştim. benimsedim evet. Doğru kelime bu galiba. İtiraf ediyorum şarkıları benimsiyorum. Tabi son zamanlarda Apocalyptica'dan,  Zakkum'a kadar bir çok şarkıcı dinlediğim için, ve bir çok türde dinlediğim için artık şarkıları dinliyorum. Düşünsenize listenizde hem Ahmet Kaya var hem de Şebnem Ferah var. Ne yaparsınız ben yaptıkları müziğe baka