Meşgul olmak

Yeniden merhaba herkese, cuma günlerine bayılıyorum ben. Ciddiyim. güzel bir son ile bitti mi hele ki işte o zaman daha bir harika oluyor cuma günleri. Neden mi? nedeni açık aslında; Ardından hafta sonu geliyorda ondan. Tamam her günün bir güzelliği var ama haftasonunun gelişinibildiren cuma günü gibisi var mı? 
Yoğun bir haftayı hatta 2 haftayı geride bıraktım. Artık neşelenme zamanı tembellik zamanı, deli gibi çoşma zamanı. 
O geçmesini beklediğim zamanlar geçti.Bugün itibariyle. 
Aslında meşguliyet verdi bu sınavlar. Bir anlamda fena olmadı hani. Meşgul insan olmayı seviyorum. Tabi bu akşam yaptığım gibi boş boş oturup bir şeyler izlemek, müzik dinlemek ve kitap okumak ki bunları gönül rahatlığıyla çalışılacak ders telaşı olmadan yapmayı da seviyorum tabi.
Meşgul insan olmayı şu yönden seviyorum, hayatta bir yer edindiğimi hissediyorum o zaman. Hayat anlam buluyor sanki. 
Bunu ilk ben lise sonda iken, dönem yeni başlamıştı ki fark ettim. O da şöyle oldu: bizim bir komşumuz vardı, daha doğrusu onların oğlu, benden bir yaş büyük sadece. yaşıt sayılırız yani. Her neyse, ben deli gibi çalışmaya başlamışken Öss'ye o da paşalar gibi kazandığı okulun hazırlık sınıfını okuyordu. boş zamanı çoktu. Bu yüzden beni ne zaman görse ben elimde kitaplar ile, defterim ile meşgul olurdum. Nasıl oluyorsa beni meşgul görürdü hep. Bir gün gene dershaneden gelmişim elimde defter ve kitap, sırtımdaki çantamda dershanenin yeni kitapları, kulağımda da telefon. Bu halde eve girmeye çalışıyorum. Ben bir yandan telefondaki arkadaşımı teselli yetmeye çabalıyorum, onun acısını dindirmek için çaba sarf ederken, bir elimdeki kitaplarımı ve defterimi düşürmeden çantamdaki anahtarı bulmaya çalışıyordum. Ki bizim kapımız anahtarı döndürsen bile kendine doğru çekmeden açılmaz. Kısaca eve girmeye çabalıyorum! Haliyle dışarıdan pek meşgul bir insan olarak görünüyorum. Arkadaş evine çıkarken beni gördü " amma da meşgul bir öğrencisin sen de..." dedi ya da öyle bir şey işte. Yardım etme talebinde bulundu mu tam hatırlamıyorum ama tek başıma o kapıyı açtığımı (elimde defter ve kitaplarla ve telefondaki arkadaşımı teselli ederken) iyi hatırlıyorum. Eve girdikten sonra o telefondaki arkadaşımın sesi daha mutlu geliyordu ve ben o kapıyı düzgünce açıp girmiştim. 
Basit bir olaydı aslında. 
Ama bana denilen "meşgul insan" lafı çok hoşuma gitmişti. Söyleyen kişiden kaynaklanmıyordu yanlış anlaşılmasın. Sadece aslında meşgul bir insan olmanın, ne demek olduğunu fark etmemi sağladı.Boş bir kutudan boş ses çıkar, rahatlıkla ezilir ama dolu ise... ve ben de adam akıllı okuyup iş kadını olmam gerektiğini farkına vardım. 
Hoş, o gün kendime 'yönetici olacağım ben, hayatı hep bir şeyler ile dolu olan bir iş kadını olacağım' dedim. Dedim ama daha gerçekleştiremedim.Ama olsun hala önümde yol var. Mühendis olmayı sevmemim nedenlerinden biri de budur, işin sonunda çalıışan bir bayan olmak var. 
Kısaca "okuyorum ben ya" :))
Saygılar sevgiler... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Black Bird - Manga

Haikyuu! Azimli Bir Voleybolcunun Hikayesi

Ookami Shoujo to Kuro Ouji-Wolf Girl and Black Prince